Cumartesi, Aralık 17

Görme Eylemi Üzerine Bilimsel Bir Deneme

- Ne görüyorsun? İki elma görüyorum; biri yeşil, kırmızı biri.
-Bu iki elma arasında bir benzerlik görüyorum.

Aynı yüklemi, benzer tümceler içerisinde, görünürde aynı eylemi betimleyecek biçimde kullandık. Birinci denek iki elma gördü ve ikinci denek bu iki elma arasında bir benzerlik gördüğünü söyledi. Görünürde aynı olan iki yüklemin, gerçekte ne denli farklı olduğu açıktır: birinci tümcede görülen, nesnel gerçekliğin algı düzlemimiz üzerinde bıraktığı izdir; ikinci tümcede görülense, görme eyleminin, yalnız bir resim çizme eylemi olmadığını ve herhangi bir nesneye bakmakta olan bir insanın, baktığı nesneyle arasında, nesnenin algılarda bıraktığı izden çok daha fazlasını içeren karmaşık bir ilişki olduğunu iddia eder niteliktedir.

Peki nesnegerçek nedir? Yokgerçek var mıdır?

Bu iki sorunun yanıtını da, bilimilim kitapları aracılığıyla bize aktarılanlarda buluyoruz. Eskinin üstatları, her şeyden önce, yalangerçek, yokgerçek ve nesnegerçek arasındaki ayrımın sınırlarını belirlemektedirler.

Yalangerçek: Yalanların gerçek olduğu, yalan söyleyenlerin gerçekleri belirlediği, sakinlerinin "dünya" adını taktıkları bir yalancıdüzlem üzerinde yapılan araştırmalarda izine rastlanmış olup, yalan-yapan üst sınıfların yalanlarına yaltaklanmalarla yanıt veren bolyalpalanımlı yalantoplum gerçekliği anlamına gelmektedir.

Yokgerçek: Bilimsel adı "Gözlükezenlerinuyurgezegenliğindekibezinti" olan, kısaca "Bezegen" olarak da bilinen, sakinlerini, "yalangerçekbezgini" adı altında toplanmış eski dünyasakini kişilerin oluşturduğu bir yokdüzlemdir; algı düzleminde hiçbir iz bırakması mümkün değildir. Yok-olanı görmeyi başarabilmiş olan bu kişilerin gözleri oldukça keskindir; ancak olanı gözden kaçırmaları da olasıdır - ola ki bu olan, yok-olası olmasın.

Nesnegerçek: Yine "dünya" adlı yalancıdüzlemde gözlemlenmiştir. Gözden kaçırmanın imkansız olduğu gerçeklerin yerini yalanla dolduran kişilerin, görülmemesi imkansız olanı yok etmeleri sonucunda geriye kalan gerçeklik kırıntılarına verilen addır; bu yolla gerçeğe varmaya çalışmak, tuzluğunu yitirmiş tuzu yeniden tuzlaştırmaya çalışmaktır.

Görme eylemini, el ele yürüyen yalangerçek-nesnegerçek alanlarında gerçekleştiren bir insanın algılarında herhangi bir sorun olmadığı açıktır; kişi gösterileni görebilmektedir. Yalnızca kendisine gösterileni görmekle kalmayıp, ikinci tümcedeki deneğimizin yaptığı gibi, görülenler arasında bir benzerlik veya bağlantı da görebilen kişinin de gözleri bozuk değildir; ancak bu ikinci kişinin algıları, mantığın görülebilirliğini yalanladığı, bir çeşit yokgerçeklik düzleminde işlemektedir. Algısının dışına taşanları yoksamayı görev edinmiş kişilerce -ki bu kişiler, onlara, gördüklerinin aslında bir elma olmadığı söylendiğinde buna da inanacaklardır- hiç şüphesiz yalanlanacak bu tür gerçekler, yok-olanı bile görebilecek denli keskin görüşlü görücüleriyle birlikte yokgerçekliğine gitmeye mahkum görünmektedirler.

(Irak'taki özgürleştirme, barışçılaştırma vs. çalışmalarının, ülkenin ulaştığı konumun parlaklığı göz önüne alınarak sonlandırılması üzerine, Paratanrısının özgürlüğünü tatma şerefini yaşamış bütün insanlar için yazılmıştır.)

1 yorum: